11 Mayıs 2024 tarihinde QUEEN OF TEARS dizisini izlemeye başladım. Bu dizi, başrollerindeki hanımefendi ve beyefendi ile dikkat çekiyor. Hanımefendinin kusursuz bir bel yapısına sahip olması, izleyiciyi etkileyen detaylardan biri. İlk bölümü izleyip ardından uyuyacağımı düşünürken, saatler ilerledikçe diziye olan ilgim arttı ve nihayetinde 04:00'e kadar 8 bölümü izledim. Özellikle 8. bölümde, Song Joong-ki'nin Vincenzo karakteriyle karşımıza çıkması, benim için büyük bir sürpriz oldu. Zira Vincenzo, şimdiye kadar izlediğim en sevdiğim dizilerden biri. Ablam ve annem önceden izlemiş olmalarına rağmen, bu detayı paylaşmadılar. Uykusuzluğa daha fazla dayanamayarak dizinin sonunu izledim ve sonunda uyuyabildim. Bu sayede ilerleyen bölümleri daha yavaş ve keyifli bir şekilde izleyebileceğimi düşünüyorum.
Dizinin temel konusu, çok zengin bir kadınla orta gelirli bir erkeğin arasındaki uyumsuzluğu ele alıyor. Kadının hastalanmasıyla birlikte, ikili arasındaki ilişkinin nasıl bir dönüşüm geçirdiğini izleyiciye aktarıyor. Ancak bu dönüşüm süreci, kadının iş dışında hiçbir şey düşünmemesi ve ailesinin erkeği hor görmesi gibi faktörlerle karmaşıklaşıyor. Kadın, erkeği korumaya çalışıyor ancak duygularını ifade etmekte zorlanıyor, bu da ilişkiyi daha da zorlaştırıyor.
Dizide dikkatimi çeken bir diğer detay ise tablolar oldu. Özellikle bir sahnede gördüğüm bir tabloyu, kendi evimde yapmak istediğim için kaydettim. Sanatın ve estetiğin diziye kattığı değer, izleyiciyi daha da etkileyici kılıyor. Tüm bu detaylar, QUEEN OF TEARS'ın beni ekran başına kilitleyen ve düşündüren bir dizi olmasını sağlıyor. İlerleyen bölümlerde karakterlerin gelişimini ve hikayenin daha da derinleşmesini heyecanla bekliyorum.
Yorum Gönder